Size gösterileni değil, gösterilmeyeni merak edenlerdenseniz..

Size gösterileni değil, gösterilmeyeni merak edenlerdenseniz..

27 Şubat 2011 Pazar

Riya cehenneminden kaçış

Kafamda ne zaman bir kurnaz tilki dolanmaya başlasa, onları ait oldukları yere bırakmak üzere kendimi hayvanat bahçesinin kapısında bulurum. Burası neredeyse her öğlen geldiğim tamamen bana ait bir yer. Kafeslerin yerlerini ezbere biliyorum. Yiyecek reyonlarını, meydandaki fıskıyenin dibindeki bankı elimle koydum. Fazla büyük olması sorun gibi dursa da, büyük kaçışlara büyük alanlar gerekli olduğu da bir gerçek.
Şu anda eşi ölmüş tek başına kalmış  dişi bir maymundan daha hırçınım. Çığlık çığlığa bağırarak kafesimden kaçmak istiyorum.  Tek ihtiyacım neşeyle zıplayıp dört elle tutunabileceğim uzunca sağlam bir dal. Oysa oyunun kuralı açık. Tutsaklıkları kaderleri olsun istiyorsanız onu en sevdiği şeyden mahrum edin. Sakın ola yüksek ağaçlar koymayın kafesine. Uzun sarmaşıkları kafesin kenarlarına dikerseniz maymunlar daldan dala atlayarak kaçar. Kısa güdük ağaçlar giderek onlardaki özgürlük duygusunu köreltecektir. 
Bir an için maymun olduğunuzu düşünün ve daldan dala atlama içgüdünüzle zıplayın. Neşeyle havalanın. Tutunmak için sarıldığınız şey buz gibi bir demir çubuk olsun.  Metalde kaymamak için avuçlarınızı iyice sıkın, canınız yansın, bir türlü kendinizi kaymaktan kurtaramayın ve çubuğun dibine yığılıp kalın. Zıplar mısınız bir daha?  Siz de tıpkı maymunlar gibi öylece bakarsınız gelene geçene işte.
Az ilerde atlar var. Ne uçuşan yeleleri var, ne de terlemiş kadife karınları. Sadece atlar var. Onların sanal dünyasının mutluluk reçetesi ise içi boşaltılmış küspe, bol saman ve at koşturabilecekleri kadar büyükçe bir alan. Oysa en romantik anların, dört nala özgür ruhların vazgeçilmezi değil miydi onlar? Bize anlatılan hikayelerdeki özgürlük, kanatlarını açmış mavilikte süzülen bir beyaz kuş; yelelerini savurarak toz bulutunun ardında beliriveren beyaz bir kısrak değil miydi?
Ne tuhaf, ne zaman özgürlük arayışı içimde büyüse kendimi bu tutsak hayvanların sanal dünyasında buluyorum. Kıramadığım soğuk zincirlerimi onların kafeslerine sıkıca dolayıp, sonrada onların tutsaklıklarında buluyorum kendimi. Mış gibi yapılmış kandırmacaların şahikası, rüya gibi bir riyanın içimde yarattığı hüzün bahçesinde, peri masallarının; vahşi orman hikayelerin hayvan mezarlığında kendime eğlence aranıyorum.
Filamingo kafeslerinin arkasından gelen büyük şamata beni kendime getiriyor. Alkış kıyamet derler ya biraz o cinsten. Belliki buralardaki insanlar mutlu, mutluluğun sesine yöneliyorum. Filamingolar bulanık suyun kenarında öylece duruyor. Ne yaparsan yap bu tuhaf kuşları yüzde yüz mutlu etmek imkansızdır diyor tecrübeliler. Sesin geldiği tarafa yöneldiğimde beni önce hediyelik eşya dükkanları ve onun hemen önündeki çocuk parkı karşılıyor. Yunus gösteri parkının ne kadar çok müşteri çektiği düşünülürse pazarlama fikri olarak harika buluyorum.Bizim aslan kral düşünmüşte bulmuş kadar akıllıca. Dersime iyi çalışmışım. Karlılığı arttırmanın formülünü hemen keşfediyorum.  Aslan kral, bizim ofis görünümlü kafeslerimizde mutlu yaşamamız için hiç bir fedakarlıktan kaçınmayan büyük patron. En iyileri, piyasadaki en seçkinleri topladığı bahçesinde bir dostluk, bir bayram havası ki varki sormayın gitsin. Herkes mutluluk sarhoşu, bilaistisna herkes işine güce gücüne müptela...
Birazdan salıncakta sallanmaktan tepe sersemi olup, annesini kaybedip salya sümük zırlayan bir çocuğun dibimde belirmesi an meselesi. O gelmeden yoluma devam ediyorum.
Biçare bir çığlıktan kaçarken, başka bir divane tutsaklığa kavuşuyorum. Ayaklarında kalın zincirler ile bir kaç metrekarelik mutluluk alanına tutsak edilen bahçe fili bir o yana bir bu yana gidip geliyor. Zincirinin yerde sürünürken çıkardığı ses ağlamaklı. Orman hikayelerinin kahramanı demirden kafeste, masalların neşelisi uçan fili dumbo ise bir demir yığını olarak karşımda heykel gibi sırıtıyor.
İçim iyiden iyiye sıkıldı. dumbo heykelinin altındaki bankta arkama yaslanıp, etrafı seyretmek fena fikir olmayabilir, belki biraz açılırım. Etraf kalabalık ve çok gürültülü. Kafesinden bakıcısına, ayısından domuzuna tüm ehli vahşileri ile tıpkı mensubu olduğum baştan aşşağı riya, Rüya A.Ş.deyim hala. Hayatım bir hayvanat bahçesi gezisi mutluluğu kıvamında. Ehlileştiğin sürece iyi bir işin, sadık bir eşin ve mutlu minik pandaların var. Bir dala atlayıp zıplayıp kaçmak istersen yasak. Riya bahçesinde yasak rüya gibi bir hayat.
Birden ekranda beliren uyarı mesajı ile kendime geldim. ‘Game Over’ diyordu.
Size verilen sürede bir panda yavrusu ile beş mutlu tropikal kaplan yaratmalı, müşteri menuniyetini yüzde seksenbeş seviyesinde tutmalıydınız, yapamadınız yandınız anlamına geliyordu bu uyarı.
Bir kağıt çıkardım, aylardır alamadığım kararı aldığımı bildiren mektubu el yazımla yazmaya başladım.
Sayın Arslan Arslanoğlu’nun dikkatine,
Şirketinizde üç yıldır sürdürdüğüm İnsan Kaynakları müdürlüğü görevimden bugün itibariyle istifa etmiş bulunuyorum. İstifa sebebim şahsınızla alakalı olmayıp riya bahçesinizdeki maymunların cehennem dolu hayatına daha fazla seyirci kalamayışımdan kaynaklanmaktadır. Filamingoları mutlu etmek konusunda başarısız olmamın hemen yanındaki yunusların gösteri parkından yayılan klor kokusuna bağlı olabilceğini az önce fark ettim. Sizin neznizde Rüya Demir Çelik Sanayi çalışanlarına sevgi ve saygılarımı sunar, istifamın kabulünü rica ederim.
İmzamı atıp, kendi oyun bahçemden çıkmak üzere exit tuşuna bastım.
Ekran can alıcı soruyu sordu.
‘Are you sure, you want to exit without saving zootycon game?’
Yes!



(Yekta Kopan'la okuma yazma atölyesi /ödev:Hayatını Değiştirecek bir karar almak üzeresin. Mekan Hayvanat bahçesi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder